Müthiş Psikoloji ‘Sana İyi Gelir’ yolculuğunda ilk seansına özel 400 TL indirim! Müthiş Psikoloji ‘Sana İyi Gelir’ yolculuğunda ilk seansına özel 400 TL indirim! Şimdi Başla MP Terapisti Olun!
Genel

Kaygı Nedir? Kaygıyla Baş Etmenin Yolları

Rabia Karanfil
Uzm. Klnk. Psk. Rabia Karanfil tarafından yazıldı.
6 Dakika Okuma Süresi
08-02-2025

İyi Oluş Yolculuğuna Başla!

Ücretsiz ön görüşme ile sana en uygun uzmanı seç, online terapiye hemen başla.

Başlayın
Kaygı Nedir? Kaygıyla Baş Etmenin Yolları

Gündelik hayatımızda zaman zaman kaygı hissederiz. İş görüşmeleri, sınavlar, yeni bir şehirde yaşama başlamak gibi durumlar kaygıyı doğal olarak tetikleyebilir. Ancak bazen kaygı, belirli bir sebep olmadan da hayatımızın merkezine yerleşir ve bizi etkisi altına alır. Peki, kaygı nedir? Beynimiz, bedenimiz ve duygusal dünyamızla nasıl bir ilişki içindedir? Travmalar, bağımlılıklar ve çevresel etkenler kaygıyı nasıl etkiler? Ve en önemlisi, kaygıyla başa çıkmanın yolları nelerdir?

Kaygıyı Anlamak: Beyin ve Bedendeki Etkileri

Kaygı ve Beyin İlişkisi

Kaygı, beyin için bir alarm sistemidir. Tehdit algılandığında, beynin amigdala bölgesi harekete geçer ve "savaş ya da kaç" tepkisini tetikler. Bu tepki, bizi tehlikelerden korumaya yöneliktir. Fakat bazen, gerçek bir tehdit olmadan da alarm çalar ve kaygı bozukluklarına sebep olabilir. Prefrontal korteks, yani mantıksal düşünme ve karar alma merkezi, kaygının kontrol altına alınmasında kritik bir rol oynar.

Freud, kaygının bilinçaltındaki çatışmaların bir sonucu olduğunu söylerken, Viktor Frankl "İnsanın Anlam Arayışı" adlı eserinde, kaygının anlam eksikliğinden doğduğunu vurgular. Gerçekten de kaygı, zihnin boşlukta sallandığı, bir anlam aradığı anlarda büyüyebilir.

Kaygı ve Beden İlişkisi

Kaygı sadece zihinsel bir durum değil, aynı zamanda fiziksel belirtilerle de kendini gösterir. Hızlı kalp atışı, terleme, kas gerginliği ve mide problemleri yaygın belirtiler arasındadır. Beyinden gelen tehlike sinyalleri, vücudun sempatik sinir sistemini aktive ederek "savaş ya da kaç" mekanizmasını devreye sokar. Descartes'in "Zihin ve beden birbirine sıkı sıkıya bağlıdır." sözü, kaygının yalnızca zihinsel bir olgu olmadığını, bedenimize de kök saldığını hatırlatır.

Travmalar ve Bağımlılıkların Kaygıya Etkisi

Travmalar, beynin kaygı seviyelerini önemli ölçüde etkileyebilir. Çocukluk çağı travmaları, istismar, kayıp ya da doğal afetler, bireyin gelecekte kaygı bozukluklarına yatkınlığını artırabilir. 
Bağımlılıklar da kaygının bir sonucu veya nedeni olabilir. Alkol, sigara ve madde kullanımı, beyin kimyasını değiştirerek kaygıyı baskılamaya çalışır. Ancak uzun vadede bu maddeler, kaygının daha da artmasına neden olabilir.

Kaygıyı Tetikleyen Faktörler

Kaygıyı artıran faktörler kişiden kişiye değişse de, yaygın tetikleyiciler şunlardır:

  • Belirsizliğe Tahammülsüzlük
  • Kontrol İhtiyacı
  • Geçmiş Deneyimler
  • Bağımlılıklar (alkol, madde, kumar)
  • Stresli iş ortamları ve yoğun iş baskısı
  • Uyku düzensizlikleri
  • Dengesiz beslenme ve kafein/aşırı şeker tüketimi
  • Sosyal baskılar ve mükemmeliyetçilik
  • Teknoloji kullanımı ve bilgi kirliliği 

Kaygıyla Başa Çıkma Yöntemleri

  • Psikoterapi: Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve EMDR Terapisi kaygının kök sebeplerini anlamaya ve düşünce kalıplarını değiştirmeye yardımcı olur.
  • İlaç Tedavisi: Kaygı bozuklukları için bazen antidepresanlar veya anksiyolitik ilaçlar kullanılabilir. Ancak bu tedavi yöntemi, mutlaka bir uzmana danışılarak uygulanmalıdır.

Kaygıyı Kontrol Altına Almak İçin Günlük İpuçları

  • Meditasyon ve Mindfulness: Anın içinde kalmayı öğrenmek, kaygıyı azaltabilir.
  • Fiziksel Aktivite: Yürüyüş, yoga ve nefes egzersizleri vücudu rahatlatarak kaygıyı hafifletebilir.
  • Günlük Tutma: Duyguları yazıya dökmek, kaygının sebebini anlamaya yardımcı olabilir.
  • Sosyal Destek: Aile ve arkadaşlarla zaman geçirmek, kaygıyı azaltan önemli bir faktördür.

Yaratıcı Egzersizler

Sanat terapisi, kaygıyı azaltmada etkili bir yöntemdir. Picasso, "Sanat, ruhun tozunu alır." derken, sanatın iyileştirici gücüne işaret etmiştir. Vincent van Gogh’un içsel çalkantılarla dolu hayatı, kaygı ve travmanın sanatsal ifadeye nasıl dönüşebileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Uygulayabileceğiniz bazı sanat terapisi egzersizleri:

  • Serbest Çizim: Bir kağıt ve kalem alarak zihninizi boşaltın. Hissettiklerinizi rastgele çizgiler ve şekillerle ifade edin.
  • Mandala Boyama: Mandala desenleri boyamak, zihni sakinleştirir ve dikkat odağını artırır.
  • Kil veya Hamur ile Şekillendirme: Ellerinizle bir şeyler şekillendirmek, kaygıyı azaltan bir meditasyon türü olabilir.
  • Duygu Günlüğü: Kelimelerle ifade edemediğiniz duygularınızı, renkler ve sembollerle bir günlüğe dökün.
  • Kolaj Çalışmaları: Dergilerden, fotoğraflardan veya renkli kağıtlardan kolaj yaparak iç dünyanızı keşfedin.
  • Müzik ve Hareket: Sevdiğiniz bir müziği açarak ve o müziğin ritmine göre serbestçe boyamalar veya hareketler yaparak kaygıyı azaltabilirsiniz.

Kaygı bozukluğu, tedavi başarı oranının yüksek olduğu bir alandır. "Kesin kötü bir şey olacak" düşüncesi kapınızı her çaldığında, asla gitmeyecek bir misafirmiş gibi hissedebilirsiniz. Fakat etkili baş etme yöntemleri edinerek ve destek kanallarınızı açarak; kaygıyı tetikleyen faktörleri dönüştürebilir, istenmeyen misafirlere-düşüncelere kapınızı kapatabilirsiniz. 

Gelin anahtarı birlikte keşfedelim, kaygı testini çözerek başlayabilirsiniz.

Psikolojik testler ile kendinizi test edin!

Sitemizde bulunan psikolojik testler ile ücretsiz ve kolayca kendinizi değerlendirin.

Başlayın

Sitemizde bulunan yazılar farkındalık yaratmak amaçlıdır, tıbbi tavsiye içermemektedir. Psikiyatrik tanıların yalnızca psikiyatri hekimleri tarafından koyulabileceğini unutmayınız.

Benzer Yazılarımız

whatsapp-img