Savaş Psikolojisi Nedir?
Günümüz dünyasında milyonlarca insan, doğrudan ya da dolaylı olarak ekranlardan görerek, savaş olaylarının kurbanı durumuna gelmektedir. Savaş, yalnızca cephede yaşanan silahlı çatışmalarla kısıtlı kalmayan, bireylerin zihinlerinde de derin ve kalıcı izler bırakan bir olgudur. Savaş psikolojisi; savaş sırasında ya da sonrasında bireylerin yaşadığı duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkileri inceleyen bir alandır. Hem savaşan askerler hem de sivil halk, savaşın neden olduğu korku, kayıp, stres ve belirsizlik gibi yoğun duygusal durumlara maruz kalır. Bu duygular, bireyin ruhsal sağlığını ciddi şekilde etkileyebilir.
Savaşın Birey ve Çocuk Üzerindeki Psikolojik Etkileri
Toplumların tarih boyunca karşılaştığı en yaralayıcı olaylardan biri olan savaş, psikolojiyi de doğrudan etkilemektedir. Yani, sadece fiziksel yıkıma değil, psikolojik travmalara da sebep olmaktadır. Ayrıca, en çok etkilenen grup olan çocuklar, savaş ve çatışmaların olumsuz etkilerine doğrudan maruz kalıyor ya da tanık oluyorlar. Bu çocuklar, yoğun korku ve çaresizlik gibi psikolojik sıkıntılardan da yakındıkları bilinmektedir. Doğrudan maruz kalmamış olsalar da, televizyondan izledikleri savaş görüntüleri sebebiyle dünyanın güvensiz bir yer olduğunu düşünüp korku yaşayabilmektedirler. Korku dediğimiz duygu, bizi tehlikelerden koruyan ve hayatta kalmamızı sağlayan bir mekanizma işlevi görür. Ancak, başa çıkılamayacak kadar şiddetli ise tehdit edici olarak algılanmasına ve devamında travmaya sebep olmaktadır. Çocukların daha çok etkilenmesinin sebebi, henüz bilişsel ve duygusal yetilerinin kısıtlı olmasıdır.
Savaş sadece var olduğu zaman etkilemez, aynı zamanda savaş bittikten sonra da psikolojik etkileri devam eder. Yaşanan korku, çaresizlik, suçluluk duyguları kişinin günlük yaşamını olumsuz şekilde etkiler ve bu etki uzun vadede de devam eder.
Savaş Travmasının Belirtileri Nelerdir?
Savaşa maruz kalan bireyler ve çocuklar, travması sonrası stres bozukluğuna işaret eden belirtiler gösterir. Örneğin, savaşta yaşanan bir kayıp veya ölümleri görüyor olması, kişinin üzüntü ve yas yaşamasına sebep olur. Ayrıca savaşı yaşayan kişi için yer ve düzen değişiklikleri de kişiyi etkiler. Bu yaşanan duyguların dışavurumu olarak da öfke ortaya çıkar. Travma sonrasında olağan tepki olarak ortaya çıkan öfke, çevresindekilere yansımaya başlar. Çocuk bu duygu ile birlikte topluma karşı güvenini yitirir ve kimsenin onu anlamadığını düşünür. Ayrıca, çocuklarda ortaya çıkan suçluluk duyguları da savaş travmasının belirtilerindendir. Küçük çocuklar başlarına gelen olayların ya da yaşadıkları kayıpların kendi hatalarından kaynaklandığını düşünebilirler. Savaş travmasına bağlı olarak ortaya çıkan bu tepkilerle birlikte, tedirginlik, gerginlik, irkilme durumları, huzursuzluk, öfke patlamaları ve saldırgan davranışlar görülür. Ayrıca zihin, bu olaylarla baş etmekte zorlandığı için olayla ilgili istenmeyen düşünceleri canlandırır, sanki olay tekrardan yaşanıyormuş gibi (flashback) hissettirir. Uyku bozuklukları da kişinin günlük hayatını etkileyen ciddi belirtilerdendir. Bununla birlikte iştah kaybı, ilgide azalma, uyuşma, hissizlik de görülmektedir.
Savaş Travması ile Nasıl Başa Çıkılır?
Travmatik yaşantıların ardından ortaya çıkan belirtilerin en büyük etkenlerden biri kişinin kendisiyle, içinde yaşadığı dünyayla ve gelecekle ilgili olarak hatalı yorumlar yapmasıdır. Dolayısıyla, başa çıkmada etkili yöntemlerden biri bu hatalı yorumların ve bilişsel çarpıtmaların yeniden yapılandırılmasıdır. Bu amaca yönelik atılacak ilk adım psikolojik bilgilendirmedir. Öncelikle verilen ilk tepkilerin normal olduğu gösterilir. Biz bu duruma ‘anormal duruma verilen normal tepkiler’ deriz. Çünkü savaş sıra dışı bir olaydır. Kişinin korkması, üzülmesi gayet doğal tepkilerdir. Ancak bu duyguların farkına varmak ve ifade etmek çok önemlidir. Kazanılan bu farkındalık, içsel bir rahatlamaya sebep olmaktadır. Çocuklarla bu süreç, oyun, resim, öykü gibi materyallerle daha kolay geçer. Bu paylaşımlar, yaşananların kabul edilmesini ve travmanın çözümlenmesini sağlamanın yanı sıra, tepkilerin anlamlandırılmasına, çıkış yollarının aranmasına ve denenmesine de olanak tanır. Ayrıca, çocukların kendileri, gelecekleri ve içinde yaşadıkları çevre hakkındaki çarpıtılmış yorumlarını düzelterek daha gerçekçi ve olumlu bakış açıları geliştirmek amaçlanır. Yazımızda bahsettiğimiz gibi, çocukların baş etme yetileri daha kısıtlı olduğu için travma tepkilerini fark etmemiz ve gerekirse bir uzmana yönlendirmemiz, çocukların gelecekte psikososyal gelişimleri için de çok değerlidir. Ayrıca yetişkinler her ne kadar savaşı biliyor olsalar da geleceğe dair belirsizlik, korku gibi duygular kişiyi etkileyebiliyor. Bu etkilenme ile başa çıkmada en etkili yöntemlerden biri EMDR terapisidir. EMDR, travma odaklı bir terapi türüdür. Eğer savaşı konuşmak, görmek, duymak sizi etkiliyor ve kaygı seviyenizi tetikliyorsa profesyonel bir destek almaktan çekinmeyin.