Müthiş Psikoloji MP Uygulamasından Açın
Müthiş Psikoloji “Sana İyi Gelir” yolculuğunda, mobil uygulamaya özel ilk seansında geçerli MUTHIS900 koduyla 900 TL indirim seni bekliyor! Müthiş Psikoloji “Sana İyi Gelir” yolculuğunda, mobil uygulamaya özel ilk seansında geçerli MUTHIS900 koduyla 900 TL indirim seni bekliyor! Şimdi Başla
Genel

Toplumsal Cinsiyet Kalıpları: Kadına Yüklenen Roller

Lidya Yılmaz
Uzm. Klnk. Psk. Lidya Yılmaz tarafından yazıldı.
7 Dakika Okuma Süresi
11-07-2025

İyi Oluş Yolculuğuna Başla!

Ücretsiz ön görüşme ile sana en uygun uzmanı seç, online terapiye hemen başla.

Başlayın
Toplumsal Cinsiyet Kalıpları: Kadına Yüklenen Roller

Toplum Tarafından Kadına Biçilen Roller

Bireysel içinde yaşadıkları toplumun belirli bir konumunda yer alır ve toplumlar da bireylerin düzenli ilişki temelinde şekillenen yapılardır. Toplum içerisinde her bireyin bulunduğu konum bir statü ile oluşur. Statü dediğimiz, bireyin çalışarak kazandığı veya bireye toplum tarafından uygun görülen konum veya pozisyondur. Toplum, bu statüleri benimser ve her bireyin bu statüye uygun davranışlar sergilemesini bekler. Örneğin, yaşlılık bir statüdür ve yaşlıdan beklenen davranışlar toplum tarafından belirlenir. Her statünün toplumda algılanışı farklıdır. Bazı statüler çalışarak da edinilebilir, ancak yine de her statü toplumun beklentilerine göre şekillenir. Bazı statülerin daha saygın olarak algılanması ya da bazı statülerin daha düşük kötü olarak algılanması bundan kaynaklanmaktadır. Örneğin, öğretmen statüsünü düşündüğünüzde aklınıza saygınlık gelir ya da hakim dediğinizde adaleti çağrıştırır. Bu, toplumda bazı statülerin çağrışım yaptığı anlamına gelmektedir. Cinsiyet ise doğuştan kazanılmış bir statüdür ve her toplumda cinsiyetin değeri ve cinsiyete yüklenen anlam farklılık gösterebilir (Tezcan, 1993).

Toplumsal rol kavramı, bireyin toplum içinde sahip olduğu statüsüne göre ne yaptığını anlatır. Yani, bir birey sahip olduğu statüye göre uygun davranışlar sergilerse, toplumun beklediği davranışlar ile o zaman toplum içerisindeki rolünün gereğini yerine getirmiş olur. Örneğin yaşlılık statüsünden bahsettik, yaşlılık statüsünden beklenen davranışlar sergilenirse o zaman bu rolü yerine getirmiş olur. 

İnsanlar için toplum içinde var olmak önemli bir meseledir. Toplum içinde var olmak için de yakın ilişkiye ihtiyaç duyarız. Bu ilişki, flört evresi ile başlar ve toplumun en önemli unsuru olan evliliğe ve ardından çocuklu bir aile yapısına evrilir. Son zamanlarda, ilişki içinde kadınların farklı şekillerde şiddete maruz kaldıklarını görüyoruz. Toplumsal rollerin bu şiddetlerde etkisi büyüktür. Bunu şöyle açıklayabiliriz; anormal olan bir şiddet davranışı, bunu uygulayan erkekler tarafından anormal bir davranış olarak görülmemekte ve erkekliğin bir gereği olarak düşünülmektedir. 

Toplum rollerini bakıldığında kadınlar her zaman ikinci plana atılmıştır. Tarih boyunca bu hep böyleydi ve böyle kalmaya da devam etmektedir, bunu da belirleyen toplumun kendisidir. Toplum genelinde gerek erkek gerekse kadınlara biçilen roller hep adaletsiz olarak dağıtılmıştır. 

Cinsiyet ve Toplumsal Cinsiyet Kavramı

Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet kavramı birbirinden farklıdır. Cinsiyet bireylerin doğuştan gelen ve fizyolojik olarak kadın veya erkek olmalarını tanımlar. Toplumsal cinsiyet ise her toplumda farklılık gösterebilen ve yazımızın başında bahsettiğimiz toplumun cinsiyetlere yüklediği roller olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda, kadın ve kadınlık ile erkek ve erkeklik kavramlarına farklı anlamlar yüklenmiştir. Erkek ve kadın cinsiyet anlamına gelirken, kadınlık ve erkeklik kavramlar roller olarak karakterize edilmiştir. Tarih boyunca tüm toplumlarda, bu karakterize etme durumu, kadınların aleyhine gerçekleşmiş, kadına yönelik olarak tanımlanmış rollerde kadınlar erkeklerin ardılı olarak değerlendirilmiştir.

Toplumsal cinsiyet sorunu çok konuşulan bir durum olmasa da tüm daya genelinde birçok ülkede ve toplumda görülen bir eşitsiz problemidir. Toplumsal cinsiyet kavramına dayalı olarak, erkeklere biçilmiş roller ‘önde ve üstte’ gibi ayrıştırıcı nitelik taşımaktadır. Kadınlar ise, ‘erkekten ayrı’, ‘öteki’ şeklinde roller biçilmiştir. Erkeklik ve kadınlık, statülerin izin verdiği taktirde erkek egemen kültürünün oluşturduğu bir kurgudur (Bingöl, 2014).

Toplumsal cinsiyet rollerinin kazanılması çocukluk çağına dayanmaktadır. Bir çocuk gelişim sürecinde rol alarak öğrenme gerçekleştirir. Anne ve baba da, bu öğrenme sürecinde rol modellerdir. Çünkü çocuklar genellikle saygı gösterdiği ve takdir ettiği kişiyi rol model alır.  Rol model alacak kişiyi inceler ve taklit eder. Örneğin, çocukların oynadığı evcilik oyunlarında, kız çocukları annelerini taklit ederken, erkek çocukları babalarını taklit ederek rol yaparlar. Bunların başlaması, artık çocuk anne baba ne yapıyor ise onu rol model almaya hazır oldukları anlamına gelir. Örneğin, babanın kamusal alanda çalışması ya da annenin hep mutfakta olması, renkler, eşyalar, giysi farklılıklar vb. toplumsal cinsiyet algısının şekillenmesi noktasında önemli bir role sahiptir. Özetle, sözü edilen cinsiyet algısının gelişmesinde ailenin rolü çok önemlidir. 

Toplumsal hayatın bireylere yüklediği görev ve sorumluluklar bireylerin toplumdaki statü ve rollerine göre belirlenir. Bu bağlamda, kadına yüklenen roller çoğunlukla ev kadınlığı, annelik, eş olma şeklindedir. Kadına yüklenen bu roller çok benimsemiştir örneğin, bir kadının evlenmiş ve eve bağlılığı yeterli değildir; bir de anne olması gerekmektedir. Çünkü bir kadının anne olması toplumsal statüsünü yükseltir. Kadına yüklenen bu roller kapsamında, kadın edilgen bir konumda durur ve daha çok muhtaç şeklinde davranmaya yatkındır. Bu da toplumun erkeklere daha fazla sorumluluk yüklemiştir. Örneğin, erkek eve para getirmelidir ve kendisine muhtaç olan kadına ve çocuklara bakmalıdır. Son zamanlarda her ne kadar bu değişmeye çalınsa da, kadının rolleri arasında çalışmak yoktur. Çünkü kadınlar çalıştığında diğer görevleri ihmal edilebilir örneğin yemek yapmak, evi temizlik, çocuğa bakmak gibi ve bu ihmalliği toplum kabul görmemektedir. Sadece bu sosyal ortamlarda değil, siyasi ortamlarda da kadının bulunma oranı çok azdır. Her ne kadar son yıllarda kadınlar aktif olarak katılım sağlamaya çalışsa da buna direnç çok yüksektir ve değişim çok yavaş gerçekleşmektedir. 

Ne Yapılabilir?

Siyaset, toplumsal cinsiyeti oluşturan ve ortadan kaldıran en önemli aktördür. Bu çerçevede kadınların siyasete katılım derecesi, toplumsal cinsiyet ayrıştırmasında önemli bir faktördür. Bu sebeple, kadınların siyasete katılması toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmada ilk adım olarak sayılabilir. Ayrıca kadınların, sosyal alanların genişletilmesi, iş istihdamının artırılması, ekonomik güvencelerinin sağlanması, kadına esnek çalışma saati tanımlaması yapılması, cinsiyet anlayışının değişebileceğini söyleyebiliriz. Bu roller çocuklukta benimsenmeye başlandığı için çocuklukta başlanan eğitim çok değerlidir. Erken yaşlarda sağlıklı iletişim modelleri kazandırmak, toplumsal roller dışında görevler ve sorumluluklar vermek, şiddetin bir çözüm aracı olmadığını öğretmek toplumsal cinsiyet anlayışının sınırlılıkları azaltabileceğinden önerilmektedir.

 

Psikolojik testler ile kendinizi test edin!

Sitemizde bulunan psikolojik testler ile ücretsiz ve kolayca kendinizi değerlendirin.

Başlayın

Sitemizde bulunan yazılar farkındalık yaratmak amaçlıdır, tıbbi tavsiye içermemektedir. Psikiyatrik tanıların yalnızca psikiyatri hekimleri tarafından koyulabileceğini unutmayınız.

Benzer Yazılarımız

whatsapp-img